Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar, kendisine Nobel ödülü kazandıran DNA Onarım Sistemi hakkında merak ettiği bir soruya yanıt ararken, şans eseri bunu keşfettiklerini belirtti.
DNA, bilindiği üzere dış ve iç etkenler sebebiyle, kemoterapi, ultraviyole, sigara, kötü çevre ve beslenme vb. çok fazla zarar görüyor. DNA Onarım Sistemi, bu hasarı onarıyor.
İkili Kesim-Onarım mekanizması, DNA sarmalında hasar gören bölümü kesip çıkarıyor ve yerine doğrusunu koyuyor. Böylelikle DNA’mız hasarsız çalışıyor. Ancak bu, test tüpünde kanıtlandı.
İnsan hücresi içinde de tam böyle mi oluyor? sorusuna yanıt arayan Sancar ve ekibi, deneylerde EdU adında molekülü kullandı. Deneyler, beklenmedik bir sonuç verdi; EdU molekülü, sağlam DNA’da sanki DNA hasara uğramış gibi etki yaptı ve onarım mekanizmasını harekete geçirdi.
İNSANLARIN DNA'SINI İNCELEMEK İÇİN KULLANILIYOR
Donanım Haber'e göre EdU molekülünün orta derecede zehirleyici etkisi (toksik) olduğu biliniyordu ancak Sancar ve ekibi, bu molekülün hücreyi kesin olarak nasıl öldürdüğünü çözdü. Sancar’ın ifadesine göre, EdU’nun kanser hücrelerini öldürdüğüne dair kanıtlar var ancak sonuçlar hiç takip edilmedi, günümüzde laboratuvarda bilim insanları DNA’yı incelemek için EdU’yu kullanıyor ancak bu molekülün DNA’da hasar oluşturarak öldürücü etki yaptığını bilmiyor. Peki, bu keşfin beyin kanseriyle ilişkisi nedir?
DOĞRUDAN TÜMÖRLERİ HEDEF ALIYOR
Sancar’ın açıklamasına göre, EdU, beyin kanseri olan bir hastaya verilirse beyine gidecek, kanserli hücrelerin DNA’sına girecek ve nöronlara zarar vermeden tümörü öldürecek. Sağlıklı beyin hücreleri zarar görmeyecek çünkü beyin nöronları DNA sentezi yapmıyor yani çoğalmıyor, kanserli hücreler ise bağımsız olarak hızla çoğalıyor. EdU molekülü, bu tümörleri hedef alıp yok edebilir.
Sancar, beyin tümörleri konusunda tanınmış bir profesörle birlikte çalışmalarını sürdürecek.
Beyin kanserlerinin tedavisi çok zor olmakla birlikte şu an dünyada glioblastoma (beyin tümörleri içinde en sık rastlanan ve tedavisi en zor olan beyin tümörü) hastaları tedavi olsa bile ortalama 15 aya kadar yaşayabiliyor. Bu açıdan Sancar’ın keşfi büyük önem arz ediyor.