Ümmü Çakır adlı yurttaşa ölen eşi üzerinden 1997’de bağladığı ölüm aylığını 2013’te iptal ederek 16 yıllık parayı geri isteyen SGK’yi haksız bulan AYM, Çakır’ın mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Kararın gerekçesinde idarenin hatasının tamamen vatandaşın üzerine yüklenmesinin mülkiyet hakkında ölçüsüz müdahale olacağı kaydedildi.
Çakır’ın eşi, 1986’dan beri Bağ-Kur sigortalısıyken 1993’te hayatını kaybetti. Çakır, 327 gün askerlik borçlanması primi ödeyerek eşinin hizmet süresini 1080 güne tamamladı. SGK bunun üzerine Çakır’a 1997’den itibaren aylık ödemeye başladı.
Ancak SGK 2013’te yaptığı incelemede 2 Mayıs 1986 ile 4 Aralık 1986 tarihleri arasında askerlik hizmetiyle Bağ-Kur hizmetinin çakıştığının tespit edilmesi ve çakışan 24 gün çıkarıldıktan sonra hizmet süresinin 1056 güne düşmesi nedeniyle ölüm aylığını iptal etti. Kurum, 16 yıl boyunca ödediği parayı da geri istedi. Ümmü Çakır, bu işlemin iptali için dava açtı. Ancak mahkeme reddetti. Bunun üzerine AYM’ye gidildi.
Mülkiyet hakkı ihlali
AYM, Çakır’ın ölüm aylığının kesilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti ve ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasını istedi. AYM, gerekçeli kararında hatalı işlemin 16 yıl sonra tespit edildiğine işaret ederek “Kamu kurumlarının uygun zamanda, uygun yöntemle ve tutarlı olarak hareket etme sorumluluğunda başarısız olduğu anlaşılmıştır.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, başvurucunun yaşlılık aylığının kesilmesi ve ödenen aylıkların kendisinden geri istenilmesinin kendisine önemli bir külfet yüklediği ortadadır. Kaldı ki bu kadar uzun bir süre sonra yaşlılık aylığının iptal edilerek yapılan ödenelerin geri istenilmesi hukuk güvenliği ilkesini de zedelemektedir” denildi.
İdarenin hatası yurttaşa yüklenemez
İdarenin hatalı işlemlerinden doğan yükün bütünüyle kişiler üzerine bırakılmasının mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılacağı ifade edilen kararda şöyle denildi:
“Üstelik başvurucunun yaşı, başkaca herhangi bir gelirinin bulunmaması ve aradan geçen bu süre sebebiyle yeni bir sigortalılık talebinde bulunma imkânının önemli ölçüde kısıtlanmış olması da dikkate alınmalıdır.
Son olarak hatanın yalnızca prim gün sayısının çakışmasından kaynaklandığı, eksik kalan prim gün sayısının ise oldukça az olduğu, başvurucunun üstelik zamanında bugün sayısı üzerinde prim de ödemiş olduğu ve başvurucuya ödenen yaşlılık aylığının da mütevazi sayılabileceği gözetilmelidir.
Bütün bu hususlar dikkate alındığında, başvurucunun, idarenin kusurundan dolayı ölüm aylığından yoksun bırakılmasının somut olayın özel koşulları altında başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, bu sebeple müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil denginin başvurucu aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşılmaktadır.”