28 Şubat hesaplaşması özellikle bu yıl tam bir medya hesaplaşması alt başlığında son hız devam ediyor. 13 yıl önceki defterler açıldı herkes birbirini suçlar vaziyette.
Ama hesaplaşma gittikçe bağlamından koptu, çığırından çıktı ve cadı avına dönüştü.
Bakın ne diyor Emekli Koramiral Atilla Kıyat “28 Şubat olur iken, siyasetçi de, Cumhurbaşkanlığı Köşkü de, medya da, üniversite de, yargı da, Silahlı Kuvvetler'in karşısındaki hiç kimse Silahlı Kuvvetler'e karşı dikilmedi. 'Bana bak, bu senin görevin değil' demedi. Kimsenin yatacak yeri yok."
Hemen arkasından Baransu savcılara, “İşte tutuklanması gereken gazeteciler” mealinde bir listeyi hedef gösterdi.
Şimdi… Diyelim ki savcılar Baransu’nun verdiği mesajı aldı da bu isimleri yargı önüne çıkardı. Geriye ne kalacak? 28 Şubat’la hesaplaşmış mı olacağız? Ya yatacak yeri olmayan diğerleri?
Ne yani? Türk yargısı birkaç kişinin ihtiraslarını dindirme makamı mı? Bakalım, göreceğiz. Eğer 13 yıl sonra tam da bu hedef gösterme üzerine harekete geçilirse, biz de evet diyeceğiz. Ve soracağız: bu güne kadar neredeydiniz?
Peki; Mehmet Baransu ne biliyor? Elinde bu isimlerle ilgili belge var da ona dayanarak mı olası bir operasyonu işaret ediyor? Peki, varsa o belgeleri neden bu güne kadar sakladı? Neden adli mercilerle paylaşmadı?
Yoksa belge falan yok da bazı isimleri özellikle hedef gösterip kapılarının üzerine çarpı mı koyuyor? Hani “Görün ey savcılar. İşte size isim isim hedef listeniz.” mi diyor? Her iki durumda da suç işlemiyor mu? Haydi, suçu geçtik; en azından ayıp etmiyor mu?
Baransu’ya göre Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Uğur Dündar ve Fatih Çekirge yargı önüne çıkacakmış.
Duyum mu? Bilgi mi?
Ya belge?
Yoksa, bu sadece bir temenni mi?
Gazetecilik azmettiricilik midir? Gazetecilik hedef göstermek midir? Gazetecilik intikam hırsıyla birilerinin kapılarına çarpı koymak mıdır? Gazetecilik itibar cellâtlığı mıdır?
Ve son bir not: Gazetecilerin kendilerini bu kadar ön plana koymaları, kendi mesleki hesaplaşmalarını 28 Şubat üzerinden görmeleri o dönemin siyasetçilerinin sorumluluğunu perdelemeye yönelik bir karartma mekanizmasına da dönüşmüş durumda.