Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki PepsiCo Fabrikası'nın resmi açılış töreninde yaptığı konuşmada, yüz bin metrekare alana sahip, ilk etapta 350, daha sonra da 500 kişiye istihdam sağlayacak fabrikanın şehre kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
Erdoğan, fabrikanın istihdamın yanı sıra şehrin tarım kapasitesinin artmasına, ticaretinin gelişmesine katkı sağlayacağına inancını dile getirdi.
Yalan yanlış bilgilerle, manipülasyon amacı taşıyan masa başı haberlerle Türk ekonomisi üzerinde soru işaretleri oluşturulmaya çalışılan bir dönemde böylesi bir yatırımın hizmete girmesinin takdire şayan olduğunu ifade eden Erdoğan, dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo'nun 6'ıncı üretim tesisini Manisa'da inşa etmesinin hem şehre hem de ülke ekonomisine duyulan güvenin bir tezahürü olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Her zaman ifade ettiğimiz gibi ülkemize güvenen, yatırım yapan hiç kimse pişman olmamıştır. Türkiye ekonomisi, çevresinde yaşanan onca istikrarsızlığa rağmen uluslararası yatırımcılar için güvenli bir liman olmayı sürdürüyor." diye konuştu.
PepsiCo gibi diğer uluslararası firmaların da Türkiye'nin sunduğu imkanlardan yararlanmasını arzu ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstihdam sağlayan, katma değer üreten, ülkemize ve milletimize uzun vadeli faydaları olan yatırımların daha da artmasını diliyoruz. Son 16 yılda hükümet olarak, özel sektörümüzün daima yanında olduk. Ülkemizin gelişmesine katkıda bulunmak isteyen tüm firmalara, yabancı yerli ayrımı yapmadan gereken her türlü desteği, teşviği verdik." dedi.
Erdoğan, bürokratik süreçlerin hızlandırılmasından uygun koşullu arazilerin tahsisine kadar yatırımcıların ihtiyaç duyduğu tüm kolaylıkların sağlandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Yatırım ofisimiz ve devletimizin diğer ilgili kurumlarıyla Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen firmaların önünü açtık. Yatırım ofisimiz direkt şahsıma bağlıdır. Bunun sebebi ise uluslararası ve yerli yatırımcıların herhangi bir endişeye kapılmadan ülkemde rahatlıkla, 'Bağlı olduğu yer bu ofisin Cumhurbaşkanlığı makamı olduğuna göre burada herhangi bir sıkıntı yaşamam' anlayışıyla gelip burada yatırımını yapabilmeli. Kendi şirketlerimize nasıl muamele ediyorsak ülkemizin potansiyeline inanan uluslararası şirketlere de aynı şekilde muamele ediyoruz, edeceğiz."
Türkiye'nin 1975-2002 döneminde 15,1 milyar dolar, iktidara geldikleri Kasım 2002'den Ağustos 2018'e kadar ise 202 milyar dolara yakın uluslararası yatırım çektiğine işaret eden Erdoğan, "Bu bir öz güven olsun. Yatırımcı şunu arar, bir ülkede güven varsa, istikrar varsa oraya gelir yatırımı yapar." dedi.
Öğrencilik yıllarında bir hocasının "Para, diğer adıyla sermaye aynen civa gibidir. Kendisi için uygun yeri nerede bulursa oraya kaçar" tespitinde bulunduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu anda uluslararası küresel sermaye de budur. Kendisi için güvenin olduğu yeri bulması lazım. Niye bizim Güneydoğu'ya gitmiyor yatırımcı, neden? Terör olduğu için gitmiyor. Güneydoğu Anadolu bölgemiz, inşallah orayı arındırıyoruz, terörden arındığında küresel ve ulusal yatırımcıların hepsi oraya gidecek. Göreceğiz bugünleri ve o zaman tabii ki terörün de esamesi inşallah okunmayacak."
Bu süreçte Türk müteşebbislerin yurt dışındaki yatırımlarında da çok ciddi artışlar olduğunu dile getiren Erdoğan, "Şahsımın ve hükümetimizin özel teşvikleri sayesinde yurt dışındaki Türk yatırımları 38 milyar dolara ulaştı. Müteahhitlerimizin üstlendiği projelerin toplam değeri, bu da çok önemli, 122 ülkede 372 milyar dolara ulaştı. Çok çok önemli." diye konuştu.
Bugün dünyanın dört bir ucunda Türk bayrağını gururla dalgalandıran binlerce iş adamı bulunduğunu belirten Erdoğan, "Niye? güvendiği bir yönetim, bir iktidar var. 'Arkadan beni takip ediyor. Bir sıkıntım olursa o beni takip ediyor.' diyor." ifadesini kullandı.
"Ülkemiz yatırım ortamı bakımından en güvenli ülkelerden biri'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika'dan Asya'ya Avrupa'dan Güney Amerika kıtasına kadar hemen her yerde Türkiye menşeli ürünlerle karşılaşıldığına dikkati çekti.
Geçmişte geçim derdiyle yurt dışına göç eden insanların, artık yatırımcı, iş adamı, sanayici, ihracatçı, firma sahibi olarak yurt dışına gittiğine işaret eden Erdoğan, Türk müteşebbislerin, dünya genelinde 18 bine yakını Türk, 155 bini yerel personel olmak üzere toplam 173 bin kişiye istihdam sağladığını vurguladı.
Türkiye'de imal edilen ürünlerin artık kalitesi, dayanıklılığı ve rekabetçi fiyatlarıyla dünyanın her yerinde daha çok rağbet gördüğünü anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"İhracatımızın 36 milyar dolardan yaklaşık 5 kat artışla 168,1 milyar dolara çıkması işte bu ilginin neticesidir. Tabii bunu yeterli bulmuyoruz onu söyleyeyim. Tabii Ticaret Bakanım biraz üzülüyor falan ama üzülmeyeceksin tabii, üzülmüyorsun değil mi? 168,1 milyar dolara ulaştık, tabii biz hedefi bu yıl 170 olarak koymuştuk ama bu açığı da telafi edeceğiz, şimdi daha fazla olacak inşallah herhalde önümüzdeki yıl 200'ü aşarız. Benim hedefim bütün bakanlara hedef vermektir, yoksa ben gider bakan olurdum. Biz hedef vereceğiz, bakanlarımız da dünya kazan kendileri de kepçe olacak ve dalıp, dalıp çıkacaklar her yere. Çünkü bu işe girdiğimizde tüm iş adamlarımızı yanımıza alacağız ve onlarla beraber fellik fellik dünyayı dolaşacağız demiştik. Bunu yapmaya devam."
Türkiye'nin 2018'de Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatını bu rakamla gerçekleştirdiğini ve geride bırakılan dönemde de küresel iş yapma kolaylığı endeksinde de ciddi mesafe aldığını dile getiren Erdoğan, "Ülkemiz, yatırım ortamı bakımından halen dünyadaki en liberal, en güvenli ülkelerden biridir." dedi.
"284 milyar liranın üzerinde sosyal yardım gerçekleştirdik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, atılan bu adımlarla 2002'den 2017'ye kadar Türk ekonomisini her yıl 5,8 oranında büyütmeyi başardıklarının altını çizerek 2017'nin tamamında yüzde 7,4 gibi tarihi bir büyüme oranına ulaştıklarını, kamu borçlarının milli gelire oranını ise yüzde 60'tan yüzde 8,4'e düşürdüklerini, kişi başına düşen geliri de 3 bin 500 dolardan 11 bin dolara çıkardıklarını hatırlattı.
Sadece gelir artışında değil gelir dağılımında da adaletin tesisi noktasında önemli iyileşmeler yaptıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Zenginle fakir arasındaki uçurumu gidermek için sosyal yardımlardan desteklere kadar pek çok alanda vatandaşlarımızın yanında olduk. 2002-2018 döneminde toplam 284 milyar liranın üzerinde sosyal yardım gerçekleştirdik. Kısa zaman önce milyonlarca çalışanımızı sevindiren yeni asgari ücret rakamını açıklayarak emekçilerimize verdiğimiz önemi bir kez daha gösterdik. Bugüne kadar işçimizi, memurumuzu ve emeklilerimizi enflasyona asla ezdirmedik. Şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim ki 16 yıllık iktidarımızda belli çevreler değil üreticisiyle işçisi, esnafı, çiftçisiyle ihracatçısı, sanatkarı, kamu kesimiyle 81 milyonun tamamı kazanmıştır."
"Türkiye'yi devler ligine taşıyacak sistemin altyapısı oluşturulmuştur"
Ekonominin büyümesiyle, özellikle büyüyen pastadan tüm kesimlerin haklarını aldığını vurgulayan Erdoğan, "Bu dönemde ülkemizin kaynakları en verimli şekilde kullanılarak Türkiye'yi devler ligine taşıyacak sistemin altyapısı oluşturulmuştur. İnşallah bundan sonra Türkiye'nin hedeflerine ulaşması, 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirmesi çok daha kolay olacaktır." diye konuştu.
Erdoğan, ekonomik başarının formülünü ise "Siyasi istikrar ve güven olmadan ekonomide başarı sağlanamaz." diye özetledi.
Bir ülkede istikrar yoksa oraya yatırım ve yatırımcının da gelmeyeceğine işaret eden Erdoğan, Türkiye'de kendilerinden önce hep koalisyonlar hükümeti olduğunu ve o dönemde istikrarın yaşanmadığını söyledi.
"Biz koalisyon görmedik. Bizim dönemimizde 16 yıldır sürekli tek başına iktidar olduk." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu tek başına iktidar olmak, bizi hem parlamentoda bir istikrara hem de yönetimde, idarede, yürütmede bir istikrara götürdü. Şimdi bu yeni yönetim sistemiyle bunu çok daha farklı bir duruma doğru götürmek istiyoruz. İşte bir yerde istikrar varsa, demokrasi varsa, hukuk devleti tüm kurum ve kurallarıyla işliyorsa oranın gelişmesinin önünde de hiç kimse duramaz. Türkiye'nin son 16 senede elde ettiği zaferlerin sırrı buradadır."
Erdoğan, siyasette istikrarı sağladıkları, milli iradeden asla taviz vermedikleri için hem Türk girişimcilerin hem de uluslararası sermayenin Türkiye'de uzun vadeli yatırımlara girebildiğine dikkati çekerek "Üstelik bu başarılara, terör saldırılarından darbe girişimine, sokak olaylarından ekonomik sabotajlara kadar pek çok operasyona rağmen ulaştık. Karşı karşıya bulunduğu sınama ne kadar büyük, ne kadar çetrefilli olursa olsun ülkemiz bu süreçte demokrasiye, hukuk devletine ve serbest piyasa ekonomisine bağlılığından asla taviz vermemiştir." ifadelerini kullandı.
Türk milletinin 15 Temmuz gibi doğrudan istiklaline ve demokrasisine yönelen eylemleri bile suhulet ve aklı selimle yönetmeyi başardığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"En önemlisi geride bıraktığımız 16 yılda Türkiye, gururla şunu ifade edeyim; cumhurla Cumhuriyet'i kucaklaştırmış gerçek anlamda millet, devlet dayanışmasını sağlamıştır. İşte bu sayede ülkemiz her türlü operasyonun üstesinden alnının akıyla gelebilmiştir. Şayet dünyanın bir başka ülkesi, bizim son 5-6 yılda maruz kaldığımız onca saldırının sadece birkaç tanesine muhatap olsaydı, emin olun, hem sosyal hem de ekonomik bakımdan çökmenin eşiğine gelirdi."
"Birkaç bin mülteciyi toplama kamplarına mahkum ediyorlar"
Ekonomisi Türkiye'den ilerde olanlar dahil hiçbir devletin 15 Temmuz gibi bir ihaneti Türkiye gibi dirayetle atlatamayacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün kimi Avrupa ülkelerine baktığımızda bu gerçeği çok net biçimde görüyoruz. Şiddet düzeyi Gezi olaylarıyla kıyas dahi edilemeyecek toplumsal olayların ne tür sıkıntılara sebebiyet verdiğine hepimiz şahit oluyoruz. Batı'nın halini görüyorsunuz. Biri başlıyor bir diğerine sıçrıyor. Ne hale geldiklerini görüyorsunuz. 5 yıl önce esnafımızın dükkanını yağmalayan, polisimize kurşun sıkan, bomba atan, sokakları yakıp yıkan vandallara karşı bizi demokrasiye davet edenler bugün çok daha küçük çaplı hadiseler üzerinde ortalığı ayağa kaldırıyorlar. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından ilan ettiğimiz OHAL uygulamasını eleştirenler 3-5 günlük sokak olayları için hemen OHAL seçeneğini gündeme getiriyor. Senelerdir bize insan hakları dersi verenler bugün kapılarına dayanan birkaç bin mülteciyi toplama kamplarına mahkum ediyorlar."
Türkiye'de şu anda 4 milyon mülteci olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkelerin hiçbirinin böyle bir mülteciyi kabul edemediğini bildirdi.
On yıllardır Türkiye'nin PKK terörü ile mücadelesine laf söyleyenlerin bugün DEAŞ'ın kanlı eylemleri karşısında en sert tedbirleri almaktan çekinmediğine vurgu yapan Erdoğan, "Bizi eleştirdikleri, bizi itham ettikleri ne varsa bugün katbekat fazlasını kendileri yapıyorlar. Türkiye bundan sonra da şartlar ne olursa olsun, demokrasiden, hukuk devletinden, serbest piyasa ekonomisinden taviz vermeden kalkınma yolculuğuna devam edecek." açıklamasını yaptı.
Yolu doğru olanın yükünün de ağır olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böyle demişler. Biz, başkalarının ne dediğine değil ülkemiz için milletimiz için neyin doğru, neyin yanlış olduğuna bakıyoruz. Bu anlayışla Türkiye'yi demokrasiden yatırımlara, ticaretten eğitim, sağlık ve güvenliğe kadar her alanda güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte de aynı şekilde davranmayı sürdüreceğiz. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nde yine ülkemizin siyasi ve ekonomi istikrarını perçinleyecek bir sonuç alacağımıza inanıyorum. Tabii PepsiCo'nun da özellikle ülkemizde böyle güzel yerlere gelip yerleşti ama ben PepsiCo'nun sosyal amaçlı bazı adımlarının olduğunu biliyorum. Türkiye'de de bu sosyal destekli adımlara herhalde katkıda bulunacaksınız, değil mi? Milletimiz 16 yıldır olduğu gibi bir kez daha tercihini hizmet ve eser siyasetinden yana kullanacaktır. Yıkmaktan, kapatmaktan, durdurmaktan başka hiçbir vaadi olmayanlara milletimiz bir kez daha hak ettiği cevabı verecektir. Açılışını yaptığımız fabrikanın hem yatırımcılarımız hem ürünlerini burada değerlendirecek Manisalı kardeşlerimiz için hayırlı, bereketli olmasını diliyorum.
Manisa'mıza bu yatırımları kazandıran müteşebbislere ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Türkiye'nin potansiyeline inanan, ülkemiz ekonomisine güvenen burada üretim yapmak, istihdam sağlamak isteyen herkesi tekrar ülkemize davet ediyorum. Rabb'im yolumuzu açık etsin."