MUHSİN YAZICIOĞLU, DESTİCİ’ye DİYOR ki...
“Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık..” sözünün sahibi bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, Devlet Bahçeli’nin destek olmasının, bütün Türk Milliyetçileri ile birlikte Başbuğ Türkeş’in ruhuna da büyük ıztırap çektirdiğini yazmıştım..
Bahçeli’nin bu davranışının Türkçülüğe ve ülkücülüğe ters düştüğünü belgelemek için de, Türkçülük fikrinin kurucularından Nihal Atsız’ın sözlerini nakletmiştim..
.. Ve bu sırada o da ne?
AKP Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Bey’e destek olma görevini bir kişi daha üstlendi.. Yani “Cumhur İttifakı” isimli seçim ortaklığına Büyük Birlik Partisi Başkanı Mustafa Destici de katıldı ve AKP’den Ankara milletvekili adayı yapıldı...
Bahçeli’nin davranışı nasıl Başbuğ’un ruhunu taciz etmişse, “Destici’nin desteği de, Büyük Birlik Partisinin rahmetli kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhunu kanatmıştır elbette”..
Bu konuya devam etmek için kısaca, Yazıcıoğlu’nun kim olduğundan bahsedeceğim..
Muhsin Yazıcıoğlu, 1954 Sivas Şarkışla doğumlu bir Türk milliyetçisiydi.. Şarkışla’da Genç Ülkücüler Hareketi’ne katılmış, Türk milliyetçiliğine hizmetini Ankara’da Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde sürdürmüş, 1978’de Ülkü Ocakları Genel Başkanı olmuştu. O dönemde ben de MHP İstanbul 2. Başkanı olduğum için kendisi ile tanışmıştım.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, MHP’liler ve bütün Ülkücüler gibi o da cezaevine atılmıştı. Uzun yılları hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi’nde yattı. Yani Türk milliyetçisi ve ülkücü olanlara ihtilalcilerin verdiği cezasını çekti..
Ve duygularını cezaevinde yazdığı şu şiiri ile seslendirmişti:
ÜŞÜYORUM
Bir coşku var içimde bu gün, kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapatmayın pencereleri
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum…
Cezaevinden çıktıktan sonra, ülkücülere yardım amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve eğitim Vakfı’nın başkanlığı yaptı ve 1987’de MÇP’de siyasete döndü. Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. Sivas’tan milletvekili seçildi. 1992 yılında MÇP’den ayrıldı. 29 Ocak 1993’te Büyük Birlik partisini kurdu ve Genel Başkanlığına seçildi.
İki çocuk babası olan Muhsin Bey, 25 Mart 2009'da bindiği helikopterin Kahramanmaraş’ta düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Sivas'taki mezara defnedildi. Bu helikopter kazasının bir suikast olduğu iddiaları hala devam etmektedir.
Hakkında Akçağ Yayınlarınca basılmış kitap, onun Türkçülük ve ülkücülük inancını dile getirir.. İşte oradan Muhsin Yazıcıoğlu’na ait birkaç satır: “Millet iradesinin tecelli merkezi olan TBMM, millet iradesinden rahatsız, çok seslilikten hoşlanmayan odakların, sinsice yürüttüğü bütün dışlamalara, yıpratmalara rağmen, millî hâkimiyetin en büyük teminatı olmak mecburiyetindedir. Bunun için de, artık TBMM kendisine ve milletimize yakışan bir Anayasa çıkarabilmelidir. Tam bir inanç hürriyeti getirecek, milleti devletle barıştıracak, devleti, milletin değer yargılarına saygılı ve sadık hale getirecek, tarihle bugünü barıştıracak yeni bir anayasa..”
Eee.. Siz ne diyorsunuz Sayın Destici bu satırlara.. Kurucu Başkanınız Meclis’i egemen kılan bir Parlamento istiyordu.. Siz bugün, Meclisi etkisizleştiren, Parlamenter sistemi ortadan kaldıran partili Başkanlık sisteminin arkasında duruyorsunuz.. Kurucu Başkanınız Türk milliyetçiliği ve ülküye hizmet yüzünden Mamak cezaevinde kahır çekmiş, içindeki kıpır kıpır coşkuyu seslendirmiş, sizse “Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık..” diyenlerle kol kolasınız. OHAL sayesinde hak hukuk yok ediliyor, siz de onlara destek çıkıyorsunuz.
Unutmayın, arkanızda Yazıcıoğlu’nun ülküdaşlarından kimse yok..
Buna eminim. Tıpkı Bahçeli’nin arkasında ülkücü kalmadığı gibi..