Okullar açıldı.
Çocuklarımız, torunlarımız yeni ders yılına umutla ve sevinçle başladılar.. Bizler de sevinç içinde onları izlemekteyiz..
Böyle diyerek yazıma başlasaydım katılır mıydınız bu sözlerime?
Kesinlikle eminim ki, yüzde doksanınızın vereceği cevap menfi olurdu..
“Nerede o eski günler?” Derdiniz.
Türküm! Doğruyum, çalışkanım! Diyerek
Atamızın andının okunması ile başlayan okul açılışları mazide kaldı.. Topluma unutturulmaya çalışılan,
Atatürkümüz’ün anıtları saldırıya uğrarken, manyaklar tarafından kırılıp sökülürken, onlar da ders kitaplarından adını siliyorlar, diyerek itiraz ederdiniz...
Velilerin bu açılışları beğenmek şöyle dursun,
“bu gerici eğitime isyanda” olduklarını söylerdiniz..
Maalesef durumumuz bu.. Mevcut iktidarın hesapları belli.. TEOG’u da kaldırdılar.. Güvendiğimiz yorumcular, bu girişimin de eğitimin
millilikten uzaklaştırılması, İmam hatiplerin sayısının arttırılmasına yönelik olduğu yorumlarını yaptılar..
Geçen haftaki yazımda, eğitimdeki bu geri gidiş, adalet konusundaki keyfilikler, ekonomideki güçlükler, işsizlik ve açlık dertleri üzerinde durmuş olduğum için şimdi tekrar etmeyeyim..
Ülkemizin ve milletimizin bu kötü gidişine kim son verecek?
Kim durduracak bu
Atatürksüz yöne sürüklenişimizi?
Bu soruyu kime sorsanız, genellikle
Meral Akşener ve arkadaşlarının kurmakta oldukları yeni Parti’den umutları olduğunu söylüyor..
Gerçekten de, ülkücü-milliyetçilerin girişimi ile başlatılan bu hareket, her siyasi görüşten çok değerli ve güvenilir insanların da katılımı ile büyüyüp güçlenmektedir.. Bu günkü iktidarın Atatürk ve laisizm karşıtı, yandaş kayırmacı gidişinden bıkmış olan herkes, bu yeni partinin bayrağı altında toplanmak istiyor.. Partinin kuruluşunu dört gözle bekliyor..
Ben de
Türkeş döneminin eski bir ülkücüsü, MHP’nin eski bir İl Başkanı sıfatımla,
Devlet Bahçeli ve maiyetindekilerden bıkmış, partiden ümidini kesmiş olan bir vatandaş olarak yeni partiyi dört gözle beklemekteyim.
Durumu yakından izleyen, gelişmeleri takip eden ve ettiren AKP de, şimdiden telaşa kapıldı.. En kolay attıkları çamur olan
“Fetöcü” çamuru ile yeni partiyi, daha kurulmadan kirletmeye çalışıyor..
PEYAMİ SAFA İLE BİR ANIM
Söz bu noktaya gelince..
Malum benim adetimdir.. Bugünlerden söz ederken, maziden de asla bir an bile uzaklaşamam.. O anda meşgul olduğum konu, kişi, mesele hemen maziden bir anımı çağrıştırıverir.
Meral Akşener’den söz ettiğim için de, Meral ismi derhal bir anımı çağrıştırdı..
Ünlü yazar
Peyami Safa ile Tercüman gazetesinde birlikte çalıştığım, bundan altmış yıl önceki yıllarda.. Üstadın
Yalnızız(*) isimli romanını,
Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edildiği zaman okumuş çok beğenmiştim.. Sonra roman kitap halinde de basılmıştı..
Üstadın bana kırmızı gömlek giydim diye,
“Sen komünist misin Yalçın?” sorusu ile başlayan samimiyetinden yüz bulmuş, üstada romanın kadın kahramanının
Meral ismine itirazım olduğunu söylemiştim.. Çünkü romandaki, Avrupa hayranı, aklı Paris’te, renkli gecelerde, kafası gösterişte ve boş hayallerde olan bir kadına Meral ismini vermişti. Yani aslı Maral, anlamı;
dişi geyik olan bu güzelim isim romandaki kahraman tarafından adeta kirletilmişti..
Ben eskiden beri Meral adını çok severdim. Rahmetli ablam kızına Meral adını verdiğinde çok sevinmiştim.. Peyami Safa Üstad, biraz da benim şımarıklığımı yatıştırmak için o zaman,
“yeni baskısında o ismi değiştireyim..” deyip işi geçiştirmişti. Gülüşmüştük.
Neyse.. Bu anımı belki de şu ortamda anlatmamam gerekirdi ama, oldu bir kere..
Öyle ya.. Ya AKP’liler Meral Akşener’i Peyami Safa’nın Yalnızız romanındaki Meral’le kıyaslamaya kalkışırlarsa? Ya bundan bile siyasi çıkar sağlama peşine düşerlerse..
Yok yok.. Onlar bizler gibi Atatürkçülerin, milliyetçilerin yazılarını okumazlar..
Demek ki böyle bir tehlike yok..
Haydi Meral Akşener ve arkadaşları, milletçe hepinizin arkanızdayız..
(*)
Peyami Safa/ Toker Edebiyat Kom. Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve
[email protected]