Turktime
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çölaşan Yeni Kadraja Sığar mı? Aydın Doğan, Deniz Baykal, Şaban Dişli ve Fatih Altaylı...
Ankara Kulisi
YAZARLAR
1 Temmuz 2010 Perşembe

Çölaşan Yeni Kadraja Sığar mı? Aydın Doğan, Deniz Baykal, Şaban Dişli ve Fatih Altaylı...

Ciner Grubu gibi bir çok medya gelecek parametrelerini Ak Parti’nin kapatılması üzerine yaptı…

Ak Parti kapatılacak, dolayısıyla dağılacak ve yeni bir siyaset ortaya çıkacaktı…

Olmadı…

Hatta Ak Parti daha da güçlendi…

Herkes gibi Ciner Grubu da stratejik koordinatların tekrar gözden geçirme ihtiyacı duydu…

İşte bu durum değerlendirmesinde bazı sıkıntılar var…

Altaylı, usta gazeteci Emin Çölaşan’la Ankara’da 5 yıldızlı bir otelde el sıkıştı…

Beklenmeyen fotoğrafın kadrajına Emin Çölaşan’ın isminin ağır geldiğine dair Ankara’da dedikodular var…

Patronajın kafası karışık…

Emin Çölaşan’la el sıkışılmasına rağmen, Çölaşan kesin Ciner Grubu’nda yazacak demek zor!

Şayet Emin Çölaşan Ciner Grubu’nda yazarsa, bu Altaylı’nın başarısı olur…

Ankara’da dolaşan son dedikodulara göre Altaylı, Ahmet Hakan’a teklif götürmeye hazırlanıyormuş…

 

Altaylı

Bugünlerde en popüler gazeteci Fatih Altaylı…

Hem yazılarıyla, hem de çıkaracağı yeni gazete ile Ankara kulislerinin en çok konuşulan ismi…

İçinden Altaylı geçen konuşmalar şöyle;

-   Fatih aradı gene. Kumru gibi düşünme işte, köşen hazır!

-  Fatih Altaylı illa bana bir temsilci bul deyip kafamı şişirdi, şuna bir temsilci bulalım artık yahu

-  Fatih bana falancayı sordu… Ne diyorsun, alalım mı?

-  Bugün Altaylı ile yemek yiyeceğiz. Gazetenin ruhu nasıl olmalı, onu tartışacağız…

Bu konuşmalara inanacak olursak, Altaylı’nın Ankara’lı gazetecilerin yarısına teklif götürdüğüne inanmamız lazım…

Bu konuşmaların büyük bir bölümü yalan…

Fatih Altaylı’nın bilinenlerin dışında 2-3 kişinin dışında gazete ile ilgili konuştuğu hiç kimse yok…

Kafasında birisi varsa, açık açık konuşuyor…

Altaylı naza, cilveye gelecek bir adam değil…

Bastı gaza gidiyor…

Baykal

CHP Lideri Baykal’ın, “İlker Başbuğ güzel konuşma yaptı ama tüm 30 Ağustos törenlerinde askerler güzel konuşur. Söz ve uyarıların artık etkisi yok” sözleri inanılmazdı…

Baykal belkide ilk kez bu kadar açık bir darbe temennisi içinde bulundu…

Bu sözleri darbe değil de, müdahale olarak algılayanlar da oldu.

Ama 3. bir yorum yapılamayacak kadar netti Baykal’ın sözleri…

Üstelik Baykal, askerin darbe yapmayacağını/yapamayacağını bilmesine rağmen bu sözleri kullandı…

Baykal kızgın ve umutsuz…

Yorgun…

Madem darbe bu kadar gerekli, neden milleti arkasına alarak kendisi yapmıyor?

Arkasında millet yok, olmayacağına da iyice inanmış…

Şaban Dişli

Şaban Dişli, şu ya da bu şekilde Ak Parti’den uzaklaştırılacak…

Bu uzaklaştırmadan Ak Parti zerre prim alamayacak…

Demir tavında dövülür…

Ateş sönmedi ama, demir soğudu…

Aydın Doğan

Aydın Doğan Nuriye Akman’a ropörtaj vermiş…

Ablasıyla samimi diyaloglarını ropörtaja taşımış; “Hacca AK Parti iktidardan düşünce gideceğim ama uzun sürede iktidardan gitmezler bunlar…

Aydın Doğan’a kadar sirayet eden, “Ak Parti uzun süre gitmez…” olgusunun suçlusu Ak Parti değil…

Siyaset iktidar olmak için siyaset yapar…

İktidar gitmiyorsa, muhalefet gider!

  

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 magazin
 3 Aralık 2008 Çarşamba 19:49
sizin gazetede neden magazin haberleri yayınlanmıyor.en çok politika üzerine yazılar yayınlanıyor?
 selocan
 10 Eylül 2008 Çarşamba 
benimde eşim yargıtay üyesi olsa bende kimseden korkmadan istediğime çamur atarım yazarım hatta çizerim.zaten biz bu ülkenin bekçisiyiz sahipleri kendini aydın zannedenler ve bürokratlar.
 -3-
 7 Eylül 2008 Pazar 
Reklam açısından da bir katkımız olsun. Gazetede hangi firmaların reklamlarının alınıp hangilerinin alınmayacağı konusunda bir düzenleme yapılmalıdır. Deniz Feneri, Bank Asya, Albaraka Türk gibi yöneticileri tarikat ve AKP bağlantılı olan kuruluşların reklamları gazetede yayınlanmamalıdır.
 Devam
 7 Eylül 2008 Pazar 
Aman Soros çocuklarına, İkinci Cumhuriyetçilere, Fethullahçılara, Brüksel, Washington, Tel Aviv, Pensilvanya, İmralı, Erivan, Atina yalakalarına, şeriatçılara, Kürtçülere, Cumhuriyet, Atatürk, laiklik düşmanlarına, liboşlara yeni gazetede yazması için teklif göndermeyin. Tüm medyanin tarikat, menfaat, ahlaksızlık koktuğu bir dönemde farkınızı belli edin. Adamın biri Emin Çölaşan için gazeteyi alsa, ama açıp baktığında yukardaki özellikleri taşıyan bir yazarı görse ne der acaba?
 
 7 Eylül 2008 Pazar 
Kadro açısından da bir katkımız olsun. Bugün, Milli Gazete, Star, Taraf, Türkiye, Vakit, Yeni Şafak ve Zaman'dan yazar, kameraman, muhabir, hatta matbaa işçisi bile alınmaması lazım. Allah korusun gazetede kapitalizm, küreselleşme, Fethullahçılık, ikinci Cumhuriyet, Amerikancılık, Kürtçülük, Ermenicilik propagandası yaparlar, reklamlardaki mini etekli kadınların etek boyunu uzatırlar, yani gazetenin yayın politikasına uymayan işler yaparlar. Yeni çıkan gazetede inşallah bunların hiçbiri olmaz.
 Ata TÜRKBEYİ
 4 Eylül 2008 Perşembe 
İÇERİĞİ AÇISINDAN DA BİR KATKIMIZ OLSUN! Gazete 1,1-1,1-2,1-3 olarak düşünülmeli. 1-ANA GAZETE:(Haber ve yorum.İç-dış ve yöresel olmak üzere,24-36 sayfa, 1.1-EKONOMİ-FİNANS(Günlük ilanlar burada yer almalıdır-ayrı gazete,6-12 sayfa, 1.2-SPOR;6-12 sayfa ayrı gazete, 1.3-MAGAZİN,TV,KÜLTÜR-SANAT 6-12 sayfa, Yani bazı günler toplam 48 sayfa bazı günler,72 sayfa olabilir.Ekonomi sayfl. dünya gazetesi renginde diğer bölümler normal renkte (külfet getirmezse) olabilir.Sıradanlığa yer olmamalı.
 Ata TÜRKBEYİ
 3 Eylül 2008 Çarşamba 
ADAM GİBİ BİR GAZETE ÇIKARTIN Batıda örnekleri olan ve yeni formatta olmalı.Aman arka sayfa güzeli koymayın.Şimdi hemen hemen tüm batı gazeteleri yeni bir formatta yayınlanıyor. Ağır! bir gazete olmalı.Eskinin yenibinyıl, yeniyüzyıl,Cumhuriyet tipinde ama biraz daha sıcakkanlı. Şuan ki satılan gazetelere benzememeli.Le Monde, Usa Today,Le Figaro gibi olabilir.Ama benim favorim,K.Amerikada yayınlanan Bizim ANADOLU adlı Türk gazetesi.
 ali
 3 Eylül 2008 Çarşamba 
BEN TALAT ATİLLA'NİN YAZDIKLARINA YÜZDE 99 İNANAN BİRİYİM..ANCAK BU SON CİNER GRUBU VE FATİH ALTAYLI İLE İLGİLİ KONUDA BİRAZ YANLIŞ BİLGİLENDİRİLMİŞ VEYA KAYNAKLARI YANILTMIŞ SANIYORUM.ÖZELLİKLE EMİN ABİ KONUSUNDA..ÇÖLAŞAN NE OLURSA OLSUN BAŞLAYACAK.ANKARA TEMSİLCİSİ İSE, ÇOKTAN BELİRLENMİŞ DURUMDA.HADİ BENİMDE TÜRKTİME'YE BİR KATKIM OLSUN..TEMSİLCİ OLACAK KİŞİ, ALTAYLI'NIN GAZETECİLİĞİNİ VE DÜRÜST KİŞİLİĞİNİ ÇOK BEĞENDİĞİ EMİN ÖZGÖNÜL..YANİ CİNER GAZETESİ,BU İKİ İSİM KONUSUNDA EMİN!
 süleyman karaca
 2 Eylül 2008 Salı 
Turktime Editörleri, Ankara Kulisi’ni tombala torbası gibi çalkalayıp bugün tepe taklak ters yüz etmişler; piyangodan şansımıza Emin Çölaşan çıkıyor. Dün, Kulusin oturduğu ayaklardan önemli gördüklerim hakkındaki yorumlarımı iletmiştim. Bugün Emin Çölaşan adını görünce, ufak bir katkıda bulunma ihtiyacı hissettim; 1-Emin Çölaşan’ı Emin Çölaşan yapan, özellikle gazeteciliğinin ikinci yarısında İktidar aleyhine kemikleşmiş, sivri ve sert, özellikle işin bir boyutunda “Yargı ayağı”nın olduğu konulardı. 2-Emin Çölaşan’ın İktidar-muhalifliği denkleminde Hüsamettin Cindoruk, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Çörtoğlu’nun yeğeni CHP milletvekili Mustafa Özyürekle ortak olan Ahmet Çörtoğlu, Özyürek-Çörtoğlu ikilisinin ortak hukuk bürosunun Aydın Doğan’ın Ankara, özellikle Danıştay davalarındaki resmi vekil-müvekkil ilişkisiler ağındaki yakın akrabalık bağlarını ve Emin Çölaşan’ın eşinin de Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan olduğunu bilmeden bu konunun doğru algılanması mümkün değildir. 3-Emin Çölaşan’ın kendi itirafı ile, kendine hazır gelen dosyaları taşıyan bürokrasideki bir çok “minik kuş” yuvayı terk etti ya da göç etti. Bu da Emin Çölaşan’ın gelecek karizması için en büyük handikap.. şimdi bu duruma düşmüş olan eski bir karizmatik yazarın durumunu, tüm bunları göz önünde bulundurarak değerlendirecek olan Ciner Grubu, “geçmiş birikiminden/sermayeden yiyecek olan Emin Çölaşan’la nereye kadar?” sorusunu kendi kendine soracaktır diye düşünüyorum.
 süleyman karaca
 1 Eylül 2008 Pazartesi 
Ortada bir gariplik var.. aydınlamaya muhtaç olan. Konuya ilişkin haberlerde “konunun yargıya intikali”nden söz ediliyor. Hangi boyut yargıya taşınmış belli değil. Şimdi beklenen şey şu; Ak Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Şaban dişli, bu meselenin tüm boyutlarını açık açık ortaya koymalı ve bunun bir rüşvet/iş takipçiliği olmadığına halkı inandırmalı, bununla da yetinmeyip olayı iş takipçiliğ/rüşvet ithamı üzerinden yargıya götürüp aklanmalıdır. Sayın Dişli’nin basında yer alan cılız açıklaması, açıklama olmaktan öte, kafaları daha da karıştıran bir “mızmızlanma”dan başka bir şey değildir; kimseyi tatmin etmemiştir. Kendinden beklenen duruşu gösteremiyorsa, tüm milletten ve özellikle de Ak Parti’ye oy vermiş seçmenden özür dileme erdemini gösterip hem Milletvekilliğinden hem Genel Başkan Yardımcılığından hem de parti üyeliğinden istifa etmelidir/ETTİRİLMELİDİR. Yargı yoluyla aklanabiliyorsa, o zaman da müfteri dediklerinden hesap sormalıdır. “Dişli” olmanın gereği budur. Şu ana kadar olan bitenin hesabı açık değil, ortadaki bu “hesaplaşma” aklanmaya muhtaçtır.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Turktime uygulamasını indirin, günün gelişmeleri cebinize gelsin.
Google Play
App Store
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR RÖPORTAJLAR PORTRELER ANKARA KULİSİ FOTO GALERİ VİDEO GALERİ KÜLTÜR SAĞLIK EKONOMİ TEKNOLOJİ ANALİZ TEKZİP
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Turktime