Sağlık Bakanlığınca uygulanan etkin aşılama programı sayesinde Türkiye'de son çocuk felci vakasının 1998'de görüldüğü, hiç vaka görülmeyen Türkiye'nin bu hastalıkla mücadelede dünya genelinde ilk sıralarda yer aldığı bildirildi.
Yüksek İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Dursun, 24 Ekim Dünya Çocuk Felci Günü dolayısıyla AA muhabirine, halk arasında çocuk felci, tıpta poliomyelit olarak isimlendirilen hastalığa, özellikle 5 yaş altında olmak üzere her yaş grubunu etkileyebilen, bulaşıcı bir RNA virüsünün neden olduğunu söyledi.
Virüsün, bulaştığı kişide felce ve aynı zamanda ölüme yol açabildiğine dikkati çeken Dursun, "Hastalığın bulaş yolu ağızdandır ancak hastalık, nadiren de olsa öksürük, hapşırma gibi etrafa saçılan parçacıklara bağlı da gelişebilmektedir." dedi.
Dursun, hastalığı kapan birçok kişinin belirtisiz atlatabildiğini, bazı kişilerde de grip benzeri bulguların ortaya çıktığını, bazı kişilerde ise hastalığın en korkulan şekli olan felç veya ölüm görüldüğünü anlattı.
''15-40 YIL SONRA ERİŞKİN HAYATINDA DA FELÇLE KARŞILAŞABİLİYOR''
Virüsün vücuda girdikten sonra kişinin bağırsaklarında çoğaldığını, yaklaşık 200 vakadan birinde hastalığa neden olan mikroorganizmanın omuriliğe yerleşebildiğini ve kasların hareket ettirilmesini sağlayan sinirleri tahrip ederek felce neden olduğunu belirten Dursun, felcin kalıcı ya da geçici olabildiğini dile getirdi. Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kalıcı etkiler olduğunda kişinin vücut hareketlerini engelleyerek giderek ilerliyor ve solunum kaslarını tutarak ölüme yol açabiliyor. Özellikle 5 yaş altında bu virüsü kaparak hasta olan daha sonra iyileşen çocuklar, 15-40 yıl sonra erişkin hayatında da felçle karşılaşabiliyor.
Virüs bulaştıktan ve vücutta çoğaldıktan sonra, baş, boğaz ağrısı, sırtta kasılma, yüksek ateş, bulantı, kusma gelişebiliyor. Bu ilk belirtilerin ardından birkaç gün sonra felç durumu ortaya çıkabiliyor. Bacaklarda uyuşukluk ve ağrı, his ve hareket kaybıyla seyredebiliyor. Bu tür belirtiler görüldüğünde, vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalı."
"HEDEF BU VİRÜSÜN DÜNYA'DAN SİLİNMESİYDİ''
Virüsün 1900'lü yılların başında ortaya çıktığını ve dünya genelinde binlerce çocukta felçle kendini gösterdiğini bildiren Dursun, 1953'te çocuk felci aşısının keşfedildiğini, 1955'te aşının etkili olduğunun kanıtlandığını dile getirdi.
UNICEF ve DSÖ'nün kurulmasının ardından 1988'de dünya genelinde küresel aşılama programının başlatıldığını belirten Dursun, şu bilgileri verdi:
"Hedef, bu virüsün dünyadan silinmesiydi. Bu mümkün olabilir miydi, evet olabilirdi. Çünkü bu virüsün tek kaynağı insan. O nedenle son çocuk felci virüsü vakası kaybolana kadar küresel olarak her ülkede aşılama yapılmalı. Aşılama programı başlamadan önce dünyada yılda 350 bin vaka görülüyordu, aşılama başladıktan sonra bu sayı önce yıllık binli rakamlara ve günümüzde ise onlu rakamlara kadar azaldı."
''GÖÇLER VE YOĞUN SEYEHATLER BULAŞICILIK AÇISINDAN ÖNEMLİ RİSK TAŞIYOR''
Dursun, Türkiye'nin çocuk felci aşılama programında çok başarılı bir seviyede olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Türkiye, çocuk felci aşılamasında dünyada örnek gösterilen ülkeler içinde. Ülkemizde ilk aşılama 1963'te yapıldı ancak dünya çapında uygulanan küresel aşılama programına 1989'da dahil olundu. Sağlık Bakanlığınca yürütülen çok etkin aşılama programı sayesinde, Türkiye'de son vaka 1998'de görüldü ve o yıldan bugüne kadar ülkemizde çocuk felci görülmedi. Şu anda Türkiye'de çocuk felci vakası sıfır. Türkiye, bu hastalığı silen dünya genelinde ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor Bundan dolayı da dünyaya örnek olarak gösteriliyor. 2002'de Türkiye'nin dahil olduğu bir Avrupa bölgesi, DSÖ tarafından çocuk felci açısından temiz bölge ilan edildi.
Burada dikkat edilmesi gereken şey ise günümüzde hem göçler hem de yoğun seyahatler bulaşıcılık açısından önemli bir risk faktörü. Çünkü bu virüs sürekli dünyada dolaşıyor. Risk ancak tüm dünyada kimsede virüsün görülmemesiyle ortadan kalkar. Bu da ancak küresel aşılama programının tüm ülkelerde etkin uygulanmasıyla mümkün olabilir."
Dursun, çocuk felcinin şu anda Afganistan ve Pakistan'da görüldüğünü, çeşitli ülkelerde tekli vakalar halinde olsa da bu hastalığa rastlandığını, bunun risk faktörü oluşturduğunu söyledi.
"AŞILAMA ETKİN OLAN TEK KORUNMA YÖNTEMİ"
Hastalığın bir tedavisinin olmadığının altını çizen Dursun, "Bir tedavisi olmadığından aşılama oldukça değerli. Aşılama, etkin olan tek korunma yöntemi." dedi.
Dursun, tüm ülkelerde aşılama programından taviz verilmeden her doğan çocuğun aşılanması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Kovid-19 salgını döneminde tüm dünyada aşılama programları aksayabildi. 2020'de 20 milyondan fazla çocuk aşılama hizmeti alamadı ve bunun içerisinde çocuk felci aşısı da mevcut. O nedenle aşılama sisteminin yakın takibi ve uygulamanın tüm dünyada yapılması oldukça kritik öneme sahip. Aşılamayla çiçek hastalığı yok oldu, bu çocuk felci için de başarılabilir. Ülkemizde, çocuk felci aşısı Sağlık Bakanlığınca uygulanan aşılama programı kapsamında ücretsiz yapılıyor. Aşı, doğumdan 2,4, 6. ve 18. aylarda tek doz olarak yapılıyor. Tam doz aşılama, kişiyi ömür boyunca koruyor."